- 17 Ekim 2018
- Posted by:
- Category: Miras Hukuku
Hukuki ehliyet durumunun doktor raporu ile kanıtlanması esas olup, tanık beyanları bu durumun saptanmasında nazara alınabilecek birer veridir. Mahkemece, murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane, kayıt, reçete rapor, sağlık karnesi vs. deliller dosya içine alınmış, vasiyetname tanzimine esas alınan 18.02.2010 tarihli uzman psikiyatri hekim raporu da dosya izni alınmış ve bu rapor yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E: 2014/13732 K: 2015/6326 T: 14.04.2015
Ancak, Dairemizin yerleşik içtihatları da incelendiğinde görüleceği üzere mahkemece yapılacak iş, dosyadaki tüm bu deliller değerlendirilerek vasiyetname tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmesidir.
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı vekili dilekçesinde; muris S.’nin 13.06.2011 tarihinde vefat ettiğini ve geride mirasçıları olarak davacı ve davalıları bıraktığını, murisin vefatından sonra davacıların babalarının Kartal 14. Noterliğinin 18.02.2010 tarih ve 3787 yevmiye nolu vasiyetnamesi olduğunu öğrendiklerini, bu vasiyetnamenin Pendik 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2001/1077 E. Sayılı dosyasında 15.02.2012 tarihinde açılıp okunduğunu, bu vasiyetnamede yer alan taşınmazlar ve bankada bulunan ve tüm mirasçıların paylarına göre paylaşmış oldukları nakit paranın murisin mevcut terekesini oluşturduğunu, murisin söz konusu vasiyetnameyi korkutma ve zorlama yoluyla yaptığını, nitekim murisin bu vasiyetnameyi yaptığı sırada yaşlılığı, rahatsızlıkları ve bakıma muhtaçlığı nazara alındığında kolaylıkla etki altına alınmasının mümkün olduğunu, murisin söz konusu vasiyetnameyi kendi özgür iradesi ile yapmadığını belirterek Kartal 14. Noterliğinin 18.02.2010 tarih ve 3787 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin iptaline karar verilmesini, olmadığı takdirde yasal miras payından fazla almış olan mirasçı davalıların bilirkişi aracılığı ile tespit edilecek miktarda denklik parasının miras payını tamamen alamayan mirasçı davacılara ödenmesine karar verilmesini, aksi takdirde davacıların ihlal edilen saklı payları karşılanıncaya kadar söz konusu ölüme bağlı tasarruftan orantılı olarak tenkis işlemi yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Tenkis talebi yönünden, dava tefrik edilerek, ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Davalılar vekili dilekçesinde; söz konusu vasiyetnamenin murisin son arzularını ifade ettiğini, vasiyetin okunmasından da anlaşılacağı üzere vasiyetnamenin tamamiyle murisin hür iradesi ile düzenlendiğini, yine vasiyetnamenin düzenlediği tarihte murisin yaşlı, hasta ve bakıma muhtaç olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, noterde yapılan işlem öncesinde de murisin akli melekelerinin yerinde olduğuna dair doktor raporu talep edildiğini ve ancak bu raporun alınmasından sonra resmi işlemlerin yapıldığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, yine murisin terekenin saklı pay dışında kalan kısmına ilişkin olarak da istediği gibi tasarrufta bulunabileceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; murisin vasiyetname yaptığı tarihte temyiz kudretine sahip olduğuna dair uzman hekim raporu sunulduğu, tanık beyanları ile de murisin vasiyetname düzenlenirken temyiz kudretine sahip olduğunun anlaşıldığı, murisin vasiyetnameyi baskı ve tehdit altında düzenlendiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava; hukuki ehliyetsizlik sebebine ve yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sebebine dayalı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. Vasiyetçi, 1929 doğumlu olup, vasiyetnamenin düzenlediği tarihte 81 yaşındadır. Duruşmada dinlenen davacı ve davalı tanıkların murisin akıl sağlığının yerinde olmadığına dair beyanda bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
Ancak, hukuki ehliyet durumunun doktor raporu ile kanıtlanması esas olup, tanık beyanları bu durumun saptanmasında nazara alınabilecek birer veridir. Mahkemece, murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane, kayıt, reçete rapor, sağlık karnesi vs. deliller dosya içine alınmış, vasiyetname tanzimine esas alınan 18.02.2010 tarihli uzman psikiyatri hekim raporu da dosya izni alınmış ve bu rapor yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Ancak, Dairemizin yerleşik içtihatları da incelendiğinde görüleceği üzere mahkemece yapılacak iş, dosyadaki tüm bu deliller değerlendirilerek vasiyetname tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmesidir.
Belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ
Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Dergi: 2015/5