S.S.S

Zina sebebiyle boşanma davası açacak olan kadın veya koca, zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkını kaybetmekte olup bu süreler kesindir. Bu süre devam eden zinada son ilişkiden itibaren başlamaktadır. Ayrıca af ile de açılan zina davası düşmektedir.

Her türlü delille ispat edilebildiği gibi İspat yükü iddia eden tarafa aittir. Zina olduğunu iddia eden tarafın zina iddiasını İspat araçları ise kocasından gebe kalma imkânı bulunmayan kadının gebe kalması, zührevi hastalıklara yakalanması, zinayı kanıtlayıcı fotoğraflar, düğün yapmak, mektup-ses kaydı-telefon kaydı ve buna benzer iletişime ilişkin belge ve kayıtlar, tanık beyanları, otel kayıtları vb. ispat aracı olarak kullanılabilmektedir.

Evlilik, ölüm, boşanma, gaiplik nedeniyle fesih, evlenmenin iptali ve yok hükmünde sayılması durumunda sona erer.

Özel boşanma nedenleri belli bir olguyu gösterir ve boşanma için yeterlidir. Ayrıca kanun koyucu ayrıntıları tam olarak gösterilmemiş pek çok durum sebebiyle de çiftlerin boşanabileceğini de düzenlemiş ve bunlar genel boşanma nedenleri olarak sayılmıştır. Buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve eylemli terk nedeniyle boşanma genel boşanma sebeplerinden sayılmaktadır.

Tarafların anlaşmalı olarak boşanabilmesi için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekir. Eşlerin anlaşmalı boşanma için birlikte başvurması ya da açılan çekişmeli davada bir eşin diğer eşin anlaşmalı boşanma teklifini kabul etmesi durumunda anlaşmalı boşanma olur. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için bir diğer şart tarafların iradelerini bizzat açıklamalarıdır. Taraflar aile mahkemesi hâkimi önünde hazır bulunur ve bizzat dinlenir ve boşanma protokolü hâkim tarafından onaylanmalıdır.

Evlendiği eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya eşi tarafından veya eşinin bilgisi olarak başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı edilen eş (kadın/erkek olabilir) evlenmenin iptalini dava edebilme hakkına sahiptir. Ayrıca dava açan tarafın veya alt soyunun sağlığı için tehlike oluşturan bir hastalık (HIV vb.) kendisinden gizlenen kişi de evliliğini iptal için dava açabilir. Salt yalanlarla evlenmeye ikna edilen kişi büyük bir mağduriyet içinde olduğundan, duygusal bir yıkıma uğramış ise aldatan tarafa yönelik uğradığı manevi zararın tazmini talepli dava açabilir. İşbu dava açma hakkı evliliğin iptal sebebinin öğrenildiği tarihten başlayarak altı ay ve herhalde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Yasalarımıza göre akrabalık ilişkisi içinde bulunan belli kişilerin evlenememekte ve evlenirse bu evliliğin mutlak butlanla batıl olmaktadır. Buna göre üst soy ile alt soy arasında (ana, baba-çocuklar), kardeşler arasında ve amca, dayı, hala, teyze ile yeğenleri arasında evlilik yasaktır. Ayrıca evlilik birliği sona ermiş olsa da eşlerden biri ile diğerinin annesi, babası veya çocukları arasında yapılan evlilikler de geçersiz olmayacaktır. Buna karşılık mevzuatımızda eşin kardeşiyle gerçekleşecek evlilikler yasaklanmamıştır. Evlat edinen ile evlatlık ve bunlardan biri ile diğerinin çocukları ve eşi arasında da evlilik yasağı bulunur. Yansoy hısımlarında üçüncü dereceden sonra evlenme yasağı bulunmamaktadır. Yani kuzenler arası evlilik geçerlidir.

Evlilik sona ermiş ise, kadın, evlenmenin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe yeniden evlenemez. İşbu 300 günlük süre boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır. Yaklaşık 10 aya tekabül eden süre doğum için gerekli en uzun süreyi ifade etmektedir. Ancak iddet müddetin kaldırılması davası ile işbu 300 günlük süreye beklenmeden kadın başka birisi ile evlenme hakkına sahip olabilecektir.

18 yaşını dolduran yani ergin olan kişiler kendi iradeleriyle evlenebilir. Medeni kanuna göre evlilik yaşı cinsiyet farkı gözetilmeksizin on yedi yaşının doldurulması olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle on sekiz yaşını doldurmadığı için ergin olmayan bir küçük on yedi yaşını tamamlamış ise evlenebilecektir. Ancak bu aşamada henüz tam ehliyetli olmadığından yasal temsilcisinin herhangi bir şarta bağlı olmadan yazılı rızası alınması gerekmektedir. Velayet altındaki küçüğe izni, velayet hakkına haiz ana ve baba birlikte vermelidir.

17 yaşından küçük ama 16 yaşından büyük hâkim izniyle evlenmesine olanak tanınmıştır. On altı yaşını dolduran ve ayırt edebilen birey sınırlı ehliyetsiz olsa da yasal temsilcisinden izin almaksızın hâkime başvurabilir. Ancak evlenme izninin talep edilebilmesi için olağanüstü durumun veya pek önemli bir sebebin varlığı aranır. Bu önemli durum ve sebebin varlığını hâkim takdir eder.

Kıdem tazminatına bankaların en yüksek mevduat faizi uygulanır ve faizin başlangıç tarihi iş akdinin feshi tarihidir. İhbar tazminatına ise yasal faiz uygulanır ve başlangıcı işverenin temerrüde düşürülmesi ile başlar.

İşçinin bir yıldan fazla çalıştıktan sonra işinin işverence İş Kanunun 25/II maddesi dışındaki işverenin haklı nedenle fesih sebeplerinde, işçinin haklı ve geçerli nedenle iş akdini feshetmesi halinde, emeklilik, Malüllük Aylığı veya Toptan Ödeme Almak Amacıyla işinden ayrılan, evlilik sebebiyle istifa eden, askere giden işçilere veya işçinin ölümü halinde mirasçılarına çalıştığı süreye göre, işyerin tarafından İş Kanunu’na göre işçiye topluca ödenen para, Kıdem Tazminatı olarak tanımlanmaktadır.

Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dâhil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan pirim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmektedir.

Türkiye’de çoğunlukla boşanmalar şiddetli geçimsizlik sebebiyle olmaktadır. Bu tip boşanmada taraflar arasında doğan kişisel uyumsuzluklar, maddi sebeplere dayalı çekişmeler, tarafların aileleri sebebiyle oluşan anlaşmazlıklar, aile içi şiddet ve bunun gibi sebepler ileri sürülerek boşanma işlemi gerçekleşmektedir. Aile ortamı insana mutluluk sağlasa da, uyumsuz bir kişi ile birlikte aynı evde yaşamak insan hayatını çekilmez hale getirebilmektedir.

İnternet üzerinde sonradan silinmesinden çekindiğiniz ve ileride görülecek davalarda delil olarak kullanmak istediğiniz içerikleri Türkiye Noterler Birliği’nin internet sayfasından kayıt altına alınmasıdır. Noterler Birliğiinternet sayfasında yapılan E-Tespit ise, 3 iş günü içerisinde Türkiye’deki her hangi bir Noterlikten harcı ödenip, kayıt altına alınmalıdır. Aksi takdirde harcı ödenmeyen ve kayıt altına alınmayan E-Tespitler hiçbir suretle ileride delil olarak kullanılamayacaktır.

Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi‘nin geçerliliği için BK 213, MK 634 ve Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu 60. madde hükümleri gereğince, noter önünde resen düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi takdirde sözleşme geçersiz olmaktadır.

Eşlerin boşanma ile ilgili maddi ve çocukların durumuna ilişkin tüm konularda mutabık kalarak boşanmalarıdır.
Anlaşmalı boşanmanın ilk şartı tarafların en az bir (1) yıl evli olmasıdır.
İkinci şartı eşlerin beraber dava açması ya da eşlerden her hangi birisinin dava açması ve diğer eşin bu davayı kabul etmesidir.
Üçüncü şart, tarafların (eşlerin) mahkemede duruşma esnasında hazır bulunup, hakim huzurunda boşanma istediklerini beyan etmeleridir.
Dördüncü şart ise, hakimin boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin tarafların mutabakata vardıkları hususları kabul etmedir.
Dört şart yerine geldiğinde hakim, eşlerin boşanmasına karar verir.

İşverenin haklı nedenle derhal işçinin iş akdini feshi halinde, işverence haklı fesih nedenlerinin varlığının kanıtlanması halinde ayrıca geçerli bir nedenin ispatı gerek olmadığı gibi işe iade, iş güvencesi tazminatı gibi yükümlülüklerde söz konusu olmaz.

15 yıl / 3.600 gün şartını yerine getiren ve kıdem tazminatı almaya hak eden ve istifa eden çalışanların, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalılık süresinin başlamış olması gerekmektedir. Yani işveren tarafından Kıdem Tazminatı ödenmesine ilişkin koşullardan ilki, 15 yıl ve 3.600 gün sigortalılığın mevcut olmasıdır. 08.09.1999 tarihinden önce işe başlayan sigortalılar, 15 yıl ve 3600 gün sayısını aynı işyerinde tamamlamaya gerek olmadan kıdem tazminatına hak kazanmaktadırlar.

Emekli olduktan sonra Sosyal Güvenlik Destek Pirimi (SGDP) ödenerek çalışılan bir işçi, bu durumu işverene dilekçe verip, normal SGK’lı olarak dönmek istiyorum derse; Normal SGK’lı çalışıp sonrasında ben artık emekli olmak istiyorum şeklinde dilekçe ile talepte bulunulması halinde, işçi hem emekli olup hem de kıdem tazminatını hak edebilmektedir.

Tedbir nafakası ortada kesinleşmiş bir ilam bulunmadığından girişilmesi gereken takip yolu ilamsız takip yoludur. Buradaki tedbir nafakası, ihtiyati tedbir niteliği taşımaktadır. Boşanma kararı kesinleştiğinde bu nafaka hüküm ifade etmeyecek olup, mahkeme kararı ile tedbir nafakası iştirak ve/veya yoksulluk nafakasına dönüşmektedir.

Nafaka borcunun olmadığının tespiti ile haksız olarak ödenen para geri alınabilecektir. Bu hususa ilişkin görülecek davanın adı menfi tespit ve istirdat davalarıdır. Dava konusu Aile Hukuku‘na (nafaka yükümlülüğüne) ilişkin olduğundan; açılan davaya Aile Mahkemesi‘nde bakılmaktadır.

Kuru mülkiyet, intifa hakkı sahibinin bulunduğu bir gayrimenkulde mülkün öz sahibi için yapılan tanımlamadır. İntifa hakkının sahibi olan kişinin vefatı halinde, gayrimenkulün mülkiyeti hukuken kuru mülkiyet sahibine tam mülkiyet şeklinde kalmaktadır.

Kuru mülkiyet sahibi olan kişi taşınmazını kiraya veremez ve intifa hakkı sahipliğini başka birisine devredemez. Ancak intifa hakkı sahipliğinin bu hakkı baki kalarak taşınmazı bir başkasına satabilir.

Boşanma davalarında hüküm ile verilen nafaka artırımı, sonradan açılacak bir dava ile hayat koşullarındaki artış ve nafaka ödeyenin gelirindeki fahiş oranda artış sebebiyle, Aile Mahkemesi‘nde açılacak bir dava ile mümkün olabilir.

Türk Patent Enstitüsü nezdinde markası tescilli bir markayı taklit edip kullananlar hakkında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri gereğince taklit markanın kullanılmasının önlenmesi ve tazminat davası ile birlikte ceza davası açılıp mahkûmiyet alabilmektedirler.

Tescil edilmemiş bir markanın taklit edilmesi halinde, taklit edenler hakkında Ticaret Mahkemesi‘nde haksız rekabet hükümlerine dayanılarak dava açılıp, uğranılan zarar ile birlikte taklitçi kullanım önlenebilecektir.

Fahiş oranda faiz uygulanarak yapılmış icra takiplerinde faiz oranlarına itiraz edilip, davası görüldükten sonra fahiş olan faizin işin niteliğine göre olan faiz oranına çekilebilmesi mümkündür. Bu nedenle, fahiş faiz oranları kimsenin alın yazısı olarak düşünülmemeli ve bu konuda bir avukata danışılmalıdır.

Yasalarımıza göre bir sene geçmeden anlaşmalı boşanma davası açılamaz. Ancak taraflar arasında şiddetli geçimsizlik, zina, cana kast, suç işlemek vb. gibi sebepler var ise, her iki taraftan birinin talebi ile dilendiği zaman boşanma davası açılabilecek ve hakim boşanma sebep/sebeplerini gözeterek çiftin boşanmasına karar verebilecektir.

Resmi gazetede 31 Temmuz tarihinde yayınlanan kararnameye göre iflas başvuruları olağanüstü hal (OHAL) süresince yasaklanmıştır. Karara göre iflas erteleme yönünde yapılan başvurular, mahkeme tarafından reddedilmektedir.

Öncelikli olarak şirket ortağının alacaklısının bir icra takibine girişip, takibin kesinleşmiş olması gerekmektedir. Sermaye şirketlerinde (anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin maddeleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Ayrıca Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenmektedir. Haczedilecek veya paraya çevrilecek payın anonim, limitet ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmadığı, herhangi bir fark doğurmamaktadır.

Sorularınız için;

    Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları

    Hukuk, avukatlık hizmetleri, yeni yasalar veya yasal düzenlemelerin günlük yaşama, ticari hayata yansıması, yapılması gereken revizyonlar, alınması gereken önlemler ya da yükümlülüklere dair okurlarımızdan sıklıkla gelen soruları ve cevaplarını yukarıda bulabilirsiniz. Eğer aradığınız soru veya cevabı kafi miktarda bulamadıysanız, her türde hukuki problemlerinizi veya hukukun herhangi bir dalında merak ettiklerinizi aşağıda yer alan iletişim formu bağlantısı aracılığı ile bizlere yazarsanız, en kısa sürede yanıtlanacak ve bu alanda da yayınlanarak kamunun bilgisine sunulacaktır.